Aranan yaz erkeği bulundu
Bu yaz hasedimizden çatır çatır çatladık. Yeter ama olan var olmayan var. Olandan memnun olmayan var. Bütün bir yaz sosyal medya, magazin basını ne kadar vıcık vıcık aşk varsa gözümüze soktu. Göz göze, diz dize her fotoğrafı haber yaptılar. Sanki bilinçli bir sorumluluk projesi gibi. Denizde sarmaş dolaş görüntüler. Aynı şezlongda uyuyup kendinden geçenler. Akşamları romantik akşam yemeklerinde el ele fotoğraflar. Göz göze edilen danslar. Bu haberlerin içinde bütün bir yaz yoğrulduk. Sayelerinde aşık erkek kavramımız değişti. Bu fotoğraflar acı gerçekleri bir bir yüzümüze vurdu. Meğerse seven erkeğin gözü karada, havada, denizde, ormanda kadının ağzının içinde olurmuş. Seven erkek kadının elini tutmadan denizden çıkınca duş bile almazmış. Ona bakarken ağzının sağ kenarın hafif salyası akıp, gözleri baygın baygın bakarmış. Sağ olasıcalar uyuyan yılanı uyandırdınız. Şimdi uzunca bir süredir bir ilişkiye hasret kadın ne olsa kabule geçmişken, uyandı! Umutsuzdu, artık daha umutsuz. Ne bulsa kör topal idare edecekken, aydı! Oysa ki bizim bir yaz erkeğinden doğa üstü en büyük isteğimiz beraber yüzüp, sırtımıza biraz güneş kremi sürmesi idi. Saftık, öğrendik ve maalesef değiştik.
Kara bulutları dağıtan gelinler
Biri şeytanın bacağını kırdı. Üzerimizdeki büyüyü bozuldu. Kara bulutlar dağıldı. Maşallah evlenen evlenene. Haftamız düğün olmasa nişan veya kınasız geçmiyor. Kısmetli bir dönem. Umudumuzu yitirdiklerimiz, evlenemez dediklerimiz bile evlendi. Kim olduğunu bilmediğimiz biri ayağını sürüdü. Bizim kızlar tek tek evleniyor. Hepsini Allah mesut etsin de son dönem evlenen çiftlerin içinde en sevindiğim Bengü ve Selim Selimoğlu çiftinin ki oldu. İçime dert olmuştu bu kız. Daha önce üç kez nişanlanmıştı Bengü. Maalesef nikah masasına oturmadan üçü de bitti. Özel hayatında yüzü bir türlü gülmedi, günah artık bu kıza derken Selim Selimoğlu ile beraber haberlerini çıktı. Nişanlanana kadar çok ortalıklarda yaşamadı ilişkisini. Bir ara bu da olmadı ayrıldılar haberlerini çıktı. Kendi kendime ‘’Artık gitsin bir hacı hoca okusun, kurşun falan döktürsün.’’ diye düşünmeye başlamıştım ki dedikoduyu hızla yalanladı. Herkese nikah tarihini verdi. Neyse ki bu sefer bir talihsizlik olmadı ve birkaç gün önce Bengü o masaya oturdu. Benim nikah masasında görene kadar içim pekte rahat değildi, ne yalan söyleyeyim. Bengü kendi şeytanının bacağını kırdı. Hep mutlu olsun.
İnstagramın üç atlısı
Sosyal medyada çokta vakit geçirdiğim söylenemez. Ara ara fotoğraf koy. Birkaç tanıdığa merakından bak. Birkaç dedikodu malzemesi edin ve kapat. Zaten daha fazlasına da anlam veremezdim. Uyku gel gel diye çağırdığım bir gece, tüm cehaletimle instagramda dolaşıyordum. Sabaha karşı zaten zor gelen uykum tamamen kaçmış kahkaha atarken buldum kendimi. Bir mucit olduğumu ilan edecektim ki adamı bilmeyen yokmuş. Burak Altındağ’ın 421k takipçisi ile çoktan keşfedilmiş. Benden önce keşfeden arkadaş dediklerimden biri de bana söylememiş. Burak’ın sayfasında gezinirken pinkfreud’un profilini keşfettim. O biraz takıntılı. Ama takıntılarına hakim. Hakim olduklarını da çok eğlenceli anlatan başka bir zeka. 306k takipçisiyle dünya ünlülerinin ve saray ahalisini bilene bilmeyene anlatıyor. Tabi ki pinkfreud profilde beni başka bir belalı sayfaya götürdü. Tüm cesaretimi toplayarak yazıyorum adını. Photoshopfail! Nasıl bir göz varsa yapılan tüm fotoshopları cemi cümleye ifşa ediyor. Başka sayfalardan aşırılıp sahiplenilmiş fotoğrafları sahiplerine iade ediyor. Kendisinden korkmayan yok. Allah vergisi güzelliğinin fotoğrafa yansımış hali olduğunu iddia edenlere, Don Kişot edası ile savaş açmış biri. İşin aslı astarı; bu üçlüyü keyifle takip ediyorum. Geçte olsa keşiflerimi benden daha vahim durumdakilere aktarayım dedim.




